Bushcraft Bıçağı

BushcraftOkulu sitesinden

Bushcraft bıçağı, çeşitli kesme işlerinde kullanılan türlü biçimlerde, bir sap ve çelik bölümden oluşan kesici araçlara denir. Bu basit tanımdan sonra bir Bushcraft bıçağı nasıl olmalı nasıl seçilmeli bunu anlatalım.

Doğada yanımızdan ayırmamamız gereken en önemli ekipman bıçaktır. Kullanımına ve kendimize uygun en iyi bıçağı bulmak tecrübe ve bilgi gerektirir. Rasgele alınan onlarca bıçağınız olmuştur. Bunun sebebi görüntüsüne önem verip kalitesinden ödün vermişsinizdir, Kaliteli bıçak alıp dengesini beğenmemişsinizdir ya da bıçağı elimize aldığımızda kabza elimize oturmamıştır ve bize rahatsızlık vermiştir. Bu tip sorunlar ve nedenlerin sonu gelmez.

Ama en çok rastlanan sıkıntı bıçağın kalitesiz olmasıdır. Peki, bu kaliteyi neye göre belirliyoruz.

Çelikler

Bıçağı bıçak yapan en önemli özelliği çeliğidir. Çeliğin dayanıklı ve kaliteli olması şarttır. Kaliteli olmayan çelik bizi doğada yarı yolda bırakabilir. Bushcraft bıçak seçiminde iki görüş sunulmaktadır.

Bunlardan birincisi paslanmaz çeliktir. Bunu savunan kullanıcılar deneyimlerinde daha dayanıklı ve paslanmazlık özelliğini belirtiler. Bu iki özellik en göze çarpan özelliktir.

İkincisi Karbon çeliğidir. Bu tip çeliği kullananlar ise bıçaklarının paslanmaz çeliğe göre daha keskin olduğunu ve avantajlarının da paslanmaz çeliğe göre daha verimli olduğunu belirtirler.

Kullanıcıların yorumları ile iki çelik arasında ki farklara çok kısa bir şekilde anlatmaya çalıştım.

Şimdi de Yurt içinde üretiminde en çok tercih edilen çelik sınıflarını ve bunların özelliklerine bir bakalım. Çok sayıda çelik türü olmasına rağmen bunların hepsi bıçak yapımında kullanılmaz.

Çelik alaşımı, Demir (Fe) elementi ile Karbon (C) bileşiminden meydana gelen bir alaşımdır. Sınıflandırılması içeriğinde yer alan karbon oranına göre (%0,2 – %2) yapılmaktadır. Çelikte yer alan karbon oranı arttıkça sertliği ile beraber kırılganlığı da artacaktır, karbon oranı düştükçe ise yumuşaklığı artacak ve şekil vermesi kolaylaşacaktır. Çeliğin içeriğinde yer alan maddelerden birinin en ufak oranda değişmesi, bir madde eklenmesi, içeriğinde yer alan bir maddenin çıkarılması, soğutma işlemi, verilen su, pişirilmesi, ısıl işlemi gibi birçok etken çeliğin yapısının ve özelliklerinin tamamen değişmesine neden olmaktadır.

Karbon Çelikler (Paslanabilir / Paslanır Çelikler)

Genellikle bıçak yapımında kullanılan karbon çelikler yüksek oranda karbon (%0,5) içermektedir. Dövülerek kolayca şekil verilebilir ve basitçe gerçekleştirilebilecek ısıl çalışması sonucu mükemmele yakın bir keskinlik kazandırılabilir. Fakat bakımı iyi yapılmadığı ve kötü kullanıldığı takdirde paslanması kaçınılmaz olacaktır. Dövülerek şekil verilebilen tek bıçak türü karbon çelikledir, diğer çeliklere dövme işlemi yapılamaz. Paslanma dezavantajlarına karşın sağladığı avantajlardan dolayı tercih edilmeye devam edilen bir türdür. Keskinliği çok yüksek düzeye ulaşabilir, temini kolay ve ucuzdur, bilenmesi kolaydır ve darbelere dayanaklılığını arttırabilmek için yüksek esneklik kazandırılabilir. Bakımı doğru bir şekilde yapıldığı takdirde uzun süre kullanılabilir.

10XX Serisi çelikler (1040 – 1095 : Son iki rakam, çeliğin içerdiği karbon oranını gösterir %0.95 karbon gibi)

1040 – 1050 – 1060 : Bıçak yapımında verimli olmaz – Daha çok kılıç yapımında kullanılır

1070 : Isıl işlemi kolay olması nedeni ile tercih edilir

1075 : (CK75) 1070 ile hemen hemen aynı, fakat su verilmiş halidir.

1090 : Serinin en popüleri ve aralarında karbon oranın en yüksek olanı ve en dayanıklısıdır. Genellikle kısa bıçak yapımında kullanılır.

1095 : Genellikle yurtiçi piyasada bulunmaz, 1090 ile yakın özelliklere sahip. Yıpranmaya karşı dirençli, kolay keskinleştirilebilir.

CK 67 (CK75 ) : ile aynı özelliklere sahip

5160 – 9260 : Kamyon makası ve yay (helezon) çelikleri kullanılarak elde edilir. Çok iyi keskinlik sağlar, zor körelir, kolay bilenir ve darbe dayanımı yüksek düzeydedir.

UNB20C : Özellikleri 1095 ile neredeyse aynı – Her türlü bıçak yapımına uygun

W1 : Karbon oranı yüksek bir çeliktir. Yurt içi piyasada yaygın olarak bulunmaz, fakat eski eğe ve törpülerden yapılır. Çok yüksek sertlik oranlarına ulaşabilir.

W2 : Kimyasal bakımdan W1 ile arasında çok az farklılık vardır. İçerisinden kükürt ve fosfor çıkartılmıştır.

O1 ve O2 : Karbonların en iyi türü denilebilir.  O1 aksine O2 yurt içi piyasada rahatlıkla bulunabilir. Mükemmel bir keskinlik elde edilebilir, zor körelir ve kolay bilenir.

Cıva Çeliği : Yüksek karbonlu bir çelik türüdür. Parlatma işlemine çok uygun olduğu için Silver Steel olarak da bilinir. İsminde geçen cıva ile ilgisi bulunmamaktadır.

15N20 : Damascus çeliğine açık rengi veren çeliklerdir. Sertleşme derecesi yüksektir, doğru işlemler sonucu sağlam bir yapıya ulaşabilir

52100 (Bilye/Rulman Çeliği) : Günümüzde her markanın kendine uygun ihtiyaçlarına yönelik uygulama üretimlerinden dolayı içerikleri farklılık göstermektedir. Fakat gerçek 52100 çeliği tok yapılı güzel bir malzemedir.

80CrV2 : Genellikle çeşitli testere yapımında tercih edilmesine rağmen, bıçak yapımında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Darbe dayanımı yüksektir ve esneme yeteneği üst düzeydedir.

Yarı Paslanmaz Çelikler

Mükemmel keskinlikler elde edilemez, zor bilenir,  fakat ağız dayanımı yüksektir.

D2 : Yurt içinde en yaygın olarak kullanılan malzemelerden biridir. Yüksek sertliğe sahiptir ve ağız dayanımı yüksektir. Darbeli işler için uygun değildir ve uzun süreli yapılacak işlerde kullanılması önerilmez.  Malzemenin uzunluğu arttıkça kırılma riski de artar. Kararma eğilimi yüksektir.

D3 : D2’den daha iyi bir çelik türüdür. Çok uzun süre çalışılacak ve sertliğini kaybetmeyecek endüstriyel bıçak yapımında kullanılır. İçerdiği alaşımlarda bakımından D2’in önüne geçer. Darbeli çalışmaya  uygun değildir. Paslanmazlık direnci sınıra yakındır.

Sverker 21 : İsveç çeliğidir ve D2’nin modifiye edilip darbeli işlerde kullanılan türüdür.

Uddeholm Chipper Viking Çelik : D2 çeliği ile benzer özellikler göstermektedir, son zamanlarda popüler olmaya başlamıştır. Ağır kullanımlar için uygundur.

Uddeholm Sleipner : Çok güzel keskinlik alır, dengesi çok yüksektir, fakat bilenmesi zordur.

Paslanmaz Çelikler (Paslanmaya Karşı Dayanıklı Çelikler)

Hiçbir çelik türü paslanmaz değildir ve her çelik türü paslanır, fakat paslanmaz ifadesi, paslanmaya ya da lekelenmeye karşı dayanım anlamına gelir ve bunun oluşum türü ve süresi çelik türüne göre farklılık gösterir. Çeliğin içindeki maddeler ise bu dayanımı arttıran ya da azalmasına neden olan unsurlardır.  Karbon çeliklerden görülen paslanma türünde yüzeyin tamamını kaplayan paslanmalar gözlemlenmez, daha çok noktasal olarak kendini gösterir.  Vakum fırınında üretilen ve dövülemeye imkan vermeyen çelik türleridir. Krom oranı %13 ve üzerinde olan çelikler bu sınıfa girer ve bu yüzden ayna parlaklığına erişebilir. Şekillendirmeleri ve bilenmeleri zordur.

400 Serisi (410, 416, 420, 440) :

420 Serisi : Karbon oranı çok düşüktür, bu yüzden yumuşak, aşınmaya müsait bir çeliktir ve keskinliği düşüktür. Genellikle dalgıç bıçakları ve yüksek keskinlik gerektirmeyen genel kullanım amaçlı bıçaklar için uygundur.

440A – 440B – 440C : 440C çelikler 440A ve 440B’den daha iyidir –Temellerinin geçmişe dayanmasından gelen rağmen gereksiz bir şöhreti vardır, kötü bir çelik türü değildir ve hatta döneminin en iyi çelik türüdür, fakat günümüz çelikleri karşısında geride kalmıştır.

Böhler N695 : Çeliklerin en popüler türlerinden biridir. 440C’nin isim yapmış ve Böhler markası altında üretilen versiyonu olarak geçer. Şef bıçakları için tercih edilen bir türdür.

Böhler N679 : Böhler N695’in kalite olarak nispeten daha yükseğidir ve nadir bulunan bir türdür, aşınma dayanımı yüksektir.

AEB-L : İsveç’in popüler çeliğidir, fakat yurt içi piyasada kolaylıkla temin edilen bir ürün değildir. Ağız dayanımı yüksektir, yıpranmaya karşı dayanıklıdır ve keskin bir şekilde bilenmeye müsaittir. Genlikle mutfak kullanımları için tercih edilir.

Böhler N690 : Paslanmazın en iyisidir, Japon çeliği olarak adlandırılan VG10’un modifiyeli hali diyebiliriz.  Uygun şartlarda yapılırsa üstün bir performans yakalanabilir.

VG-10 (Japon Çeliği) : Süper çelik olarak adlandırılabilir. Oldukça sert olmasına rağmen kırılma direnci yüksektir ve kolay bileylenebilir. Keskin kısmında kolay kolay kırılma meydana gelmez. VG-10’dan çok daha ser çelikler vardır, fakat hiç biri yakın performans gösteremediği için aralarından sıyrılmayı başarmıştır.

T Serisi  : T5 – T6 –  T7 : Ucuz ve kalitesiz bir çelik türüdür.

4116 (X50CrMoV15 Alman Çeliği) : Ucuz ve kalitesiz bir çelik türüdür, fakat buna rağmen iyi ağız tutar ve sağlamdır. Oldukça yüksek yüzey parlaklığı elde edilebilir.

AN 58 : Keskinliğini uzun süre koruyan ve daha az biley ihtiyacı isteyen bir türdür.

12C27 : İsveç üretimi bir çeliktir. Dayanıklılığı yüksek ve uzun ömürlü bir türdür.

Toz Metal (Metalurjik) Çelik Türleri

Üçüncü nesil olarak tabir edilen bu çelik, pudra metal teknolojisi veya toz metal teknolojisi olarak adlandırılır. Uzay çağı metalidir. Tanecik boyutları çok küçük olduğu için inanılmaz keskinliğe ulaşabilirler ve üstün performans gösterirler.

CPM-20CV : Piyasaya yeni girmiş bir ürün. Aşınma direnci fazla ve keskinliğini uzun süre koruyabiliyor

Böhler M390 : Yeni süper çeliklerden biridir. Ağız dayanımı çok yüksektir ve keskinliğini uzun süre korur, ama bu özellik bileme sorununu da beraberinde getirir. Çok yüksek nitelikli bir çeliktir, fakat aynı ölçüde fiyatı da yüksektir.

Uddeholm Elmax : Piyasaya yeni girmiş bir ürün. Aşınmaya dirençli ve keskinliğini uzun süre koruyabiliyor– kolay bilenebilir. Paslanmaya karşı dirençlidir.

Damascus (Şam) Çeliği

Farklı özelliklere sahip düşük ve yüksek karbonlu çeliklerin üst üste konulup dövülme, uzatma ve katlama işinin defalarca tekrarlanması tekniği ile üretilen bir çelik türüdür. Çeliğin üzerinde yer alan eşsiz desenlerin belirgin olarak ortaya çıkması için ise, asitle dağlama işlemi yapılmaktadır. İşlemden geçen çeliğin içindeki yüksek karbonlu çeliğin kararması ve düşük karbonlu çeliğin ise parlaması sonucu oluşur. En önemli özelliği ise diğer çelikler sertleştikçe kırılganlaşırken, Damascus çeliğinde bu meydana gelmez, hem sert hem de esnek kalır. Damascus bıçakları genellikle açık rengini 15N20’den  koyu rengini ise UHV20C’den alır.

Bıçakların çelik özellikleri hakkında bilgi verdikten sonra diğer konuya geçelim.

Namlu Yapısı

Sap dışında kalan, bıçağın işlevselliğini sağlayan bölümdür. Farsça kökenli bu sözcüğün ilk anlamı tabanca ve tüfek gibi nesnelerin ucundaki boru şeklindeki parçadır. Namlu sözcüğünün ikinci anlamı olarak TDK:

‘’Kasatura, kılıç, meç, bıçak vb. kesici silahların uzun ve keskin bölümü’’ demektedir.

Yabancı literatürdeki karşılığı, ‘’Blade’’ kelimesi olarak gösterilebilir.

Saptan sonra hemen keskin kenar başlamayabilir. Bu alanlar genellikle namlu başlığına dâhil edilirler.

Bıçağın namlu seçimi doğada yapacağımız aktiviteler ile doğru orantılıdır. Bushcraft bıçakları genelde kısa namlulu olur. Uzun namlulu modellerde kullanılmaktadır. Özellikle odun ya da dal parçalarının kesiminde uzun namlu bıçaklar tercih edilirler.

Straight Back (Normal Blade):

Basit bir yapı söz konusudur. Bıçak, adını aldığı düz bir sırta sahiptir. Bıçağın keskin kenarı, sırta paralel ilerlemektedir. Namlu uzunluğunun sonuna doğru, keskin kenar kıvrılarak arkaya doğru yönelir ve sırtla birleşerek uç noktasını oluşturur.

Düz ve açılmamış olan sırt, kesim işlerinde, arkasına çıplak elle bile bastırılarak kullanılmaya uygundur. Böylelikle kesim, en uç noktaya kadar rahatlıkla itiş desteği kazanmaktadır. Kalın sırt, savurma hareketlerine yardımcı ağırlık da oluşturur.

Sırta kadar mesafe kat eden, geniş yuvarlak kıvrım, dilimleme yaparken kolaylık sağlar. Yuvarlak kıvrımın dilimleme kolaylığı sağlaması iki açıdan ele alınabilir: Birincisi, tek noktaya daha fazla kuvvet uygulanabilmesine olanak tanır; İkincisi, bıçağı yerinden kaldırmadan kıvrımı üzerinde yuvarlayarak dilimleme yapma imkânı sunar.

Keskin kenar üzerinde sadece tek kıvrım taşıyan bu tür bıçakları bilemek de kolaydır.

Clip Point:

Ana karakteristiği: Sırtın; uç noktasında buluşmak için, içbükey yapı ya da eğik bir doğru oluşturacak şekilde, keskin kenara doğru açılanmasıdır. Dilimizde, basitçe, ‘’sivri uç’’ şeklinde ifade edilmektedir.

Genellikle bu eğilme namlunun orta uzunluğu civarından başlar. Yukarıda anlatılan düz sırtlı bıçağın sırtı, tarif edilen şekilde kesildiğinde (ki ‘’clip point’’ adı buradan gelir), düz sırtlı bıçak, artık ‘’clip point’’ bir bıçak olacaktır. Clip point bıçakların oldukça fazla çeşidi bulunmaktadır.

‘’Clip’’ başlangıç noktası, açısı ve doğal olarak boyu değişkenlik gösterebilir. Keskin kenar da düz ve sırta paralel olmak zorunda değildir. Özellikle dışa taşan kıvrımlı buruna (recurve-geri kıvrımlı) sahip çeşitleri yaygındır.

Keskin kenar, belli bir yükseklik boyunca sırttan sürekli uzaklaşsa bile, kendisini uç noktasında yakalamak için kovalayan sırt için (istisnalar dışında, hafif de olsa dışbükey) bir yönelişe girer. Dolayısıyla ‘’Kukri’’ dahi ‘’clip point’’ uç yapısına sahip olabilir. Dikkat edilmesi gereken unsur; uç noktasının, sırt çizgisinin gerisine geçmemesidir. Bu durumda uç ‘’trail point’’ sıfatını kazanacaktır.

‘’Clip point’’ uçların arka yüzleri de bilenebilir veya inceltilebilir. Böylesi işlem; incelik (saplanabilirlik) ve dayanıklılık optimizasyonunda, zaten uçtan belli bir kısmın atılmasıyla saplanabilirlik yönüne kullanılan tercihin bir kademe daha yükseltilmesi anlamına gelecektir.

Sadece tek kenarı açılan bıçaklarda ‘’clip point’’ uç yapısının kullanılması, sırt kısmı hafifleten ve böylelikle namlu dengesinin sağlanmasına yardımcı olan bir özellik de taşır. Diğer deyişle, bıçağın orta hattının ikiye ayırdığı kısımların ağırlıklarını birbirine yaklaştırır.

Drop Point:

Ana karakteristiği: Sırtın; uç noktasında buluşmak için, dışbükey yapı oluşturacak şekilde, keskin kenara doğru açılanmasıdır. Clip point uç yapısında düz veya içbükey olan eğim, drop point uç yapısında dışbükeydir. Uç noktasının her iki yanında dışbükey eğim taşıyan drop point, clip point’ten daha geniş ve güçlü ama saplanma özelliği daha düşük bir yapı ortaya koyar. Drop point’e, dilimizde, yuvarlak uç ya da damla uç denilmesi yaygındır.

Yukarıdaki tanımla örtüşen pek çok uç, drop point yapısında değerlendirilse de değişerek spesifik isimler almışlardır. Klasik drop point’te saptan düz devam eden ve bilenmemiş sırtın, yaklaşık olarak namlu uzunluğunun son çeyreğinde, namlunun orta hattında veya orta hattın yakınında bulunan uca doğru kavislendiği söylenebilir.

Tanto: Katana ve Wakizashi gibi geleneksel Japon kılıçlarından türemiştir. Bu kılıçların uç yapısının ise; savaş sırasında kırılan bir kılıcın, zırhları delmede daha etkin olduğunun gözlenmesiyle meydana getirildiği söylenir. Uç, sırttan keskin kenara doğru aşağıya inen 45 derecelik (zaman zaman açının değiştirildiği gözlenmektedir, Japon Tanto ile Amerikan ya da Western Tanto denilen yapı arasında ayrımlar bulunmaktadır. Kapsayıcı bir ayrım olarak, Japon Tantolar’daki daha kıvrımlı olan çizgilerin Batı yorumlarında sertleştiği söylenebilir) bir kesim ile oluşur.

Tanto’nun uç noktası, kendisine yakın kalabilen sırt tarafından desteklenmektedir. Geniş ve kalın bir uç yapısı söz konusudur. Böylelikle, Tanto, saplamalar için çok güçlü bir uca sahiptir. Bu uç yapısı sayesinde, kesme ve saplama fonksiyonlarının her ikisinde başarılı ve güçlü bir bıçak ortaya çıkarılabilir.

Dikkat edilmesi gereken konu, 45 derecelik eğimin sonudur. Bu kısım, ağızdaki en desteksiz yer olarak ortaya çıkabilir. Bunun olmaması için genellikle, dibe doğru genişleyen keskin kenar kullanılır ya da söz konusu nokta kalın bir çizgi kullanılarak (kiriş niteliğinde) desteklenir. Zaman zaman kombine açımlar (içbükey ağız-düz uç kısım gibi) ile de karşılaşılabilir. Orijinal Tanto’lar, Hamaguri (dışbükey) ağız açımı içerdiğinden; ağız, uç ve ikisi arasında kalan söz konusu kısım zaten güçlü desteğe sahiptir.

Özellikle Amerikan Tanto’larda, dairesel buruna sahip bir bıçak ortaya koyulamaz ve bu da söz konusu kıvrımdan faydalanılarak yapılan kesimlerde ve bıçağı yerden kaldırmadan yapılan dilimlemelerde eksiklik oluşturur. Fakat Tanto’nun kullanım amacı zaten bu değildir.

Tanto uç yapısı ile, taktik bıçaklarda daha çok karşılaşılır. Tanto formu üzerine eklemeler yapılarak ‘’Modifiye Tantolar’’ da oluşturulmuştur.

Sheepsfoot:

Koyun ayağı anlamına gelen adı, koyun ayak izinin yarısını andırmasından gelmektedir.

Kör ve sırta doğru kıvrılan yuvarlak hatlı bir uç ve düz bir keskin kenardan oluşur. Sheepsfoot uçta; dümdüz şekilde yukarı uzanan keskin kenarın sonu, uç noktasını oluşturur ki bu nokta bile oldukça küttür. Bu nokta, geriye ve aşağıya doğru dışbükey şekilde, geniş bir kavis çizerek sarkar ve sırt ile birleşir. Sheepsfoot bıçağın, sadece ön yüzü keskindir.

Saplamaya değil ama kesmeye uygun bir yapıdır. Güçlü bir kesicidir. Uç noktaya kadar el ya da parmak ile arkasından desteklenebilen uzun ve düz bir keskin kenarı bulunmaktadır. Dolayısıyla, sırttan baskı ile yapılan kesimlerde avantajlıdır. Ne var ki, kıvrımlı buruna ve dolayısıyla avantajlarına sahip değildir. Uç noktası ile sırt arasındaki kısmın kütlüğü sayesinde kaldıraç olarak da kullanılmaya uygundur. Kazara saplanmaları engelleyen bu uç yapısı, mutfak ve kurtarma bıçaklarında daha yaygın olarak tercih edilmektedir. Sallantılı (taşıtları ve özellikle akıntılı nehir ve dalgalı denizlerdeki küçük deniz araçlarını, örneğin rafting botlarını düşünün) ve telaşlı ortamlarda daha güvenli kullanım sağlar. Çoklu çakılarda ikinci namlu olarak kullanımı yaygındır.

Uç noktasını sırt ile birleştiren kavisin genişliği veya açısı azaldıkça, sırasıyla Lambsfoot ve Wharncliffe gibi uç yapılarından söz edilir hâle gelinir.

Wharncliffe:

Sheepsfoot ile benzer yapıdadır. Tipik ayrım olarak, Sheepsfoot’ta görülen ve uç noktasını sırtla birleştiren kavisinin daraldığı ve inceldiği söylenebilir. Bununla birlikte sivri bir uç noktasından söz edilir hâle gelinmiştir. Saplanabilir nitelik kazanmış olsa da bu, kesme niteliğinin gerisindedir. Hatta kaynaklarda; denizcilerin, namluyu, kazara kendilerine saplamaları ihtimalinin minimize edildiği bir tasarım olduğuna yer verilmektedir.

Slipjoint çakılardaki inovasyon eksikliğini eleştiren Wharncliffe Lordu James Archibald Stuart Wortley Mackenzie tarafından 1820’li yıllarda tasarlandığı ve ürettirildiğine dair literatür bulunmaktadır. Lord’un kalın ve güçlü bir çakı namlusu amacıyla bu tasarımı ortaya koyduğu söylenmektedir. Fakat bu tarz bir uç yapısının daha önceleri 11. yüzyılda Vikingler tarafından sax veya seax denilen bıçaklarda kullanıldığına dikkat çekilmektedir.

Sheepfoot’a nazaran saplanmaya daha elverişli hâle getirilen Wharncliffe bıçaklar, genellikle benzer boyutlardaki bıçaklardan daha kalındır. Wharncliffe, sıklıkla modifiye edilen ve tarih içinde evrimi izlenebilen bir uç yapısıdır.

Spey Point:

Genellikle hem sırt hem keskin kenar, uç noktasına son derece yakın bir noktaya dek düz şekilde yukarı çıkar. Keskin ağız tarafı dışbükey bir kıvrım alarak, sırt kısım ise küçük bir klip oluşturacak şekilde (çoğunlukla geniş açılı, kısa ve düz bir çizgi şeklinde) açılanarak uç noktasına ulaşır. Küt bir uca sahiptir ve kesmelerde avantaj sağlayacak geniş bir burun sunmamaktadır. Çiftliklerde hayvan kısırlaştırmak üzere kullanılan bu uç yapısı oymacılığa da uygundur. Günümüzde ise avcılıkta, özellikle deri yüzme ve tuzak hazırlama gibi işlerde, tercih edilmeye başlanmıştır.

Spear Point:

Mızrak uç anlamına gelmektedir. Uç noktası, bıçağın merkez çizgisinin üzerindedir ve bu çizginin her iki yanında kalan kısımlar simetri içermektedir.  Genellikle, ağız açım çizgisi (grind line), bıçağın merkez çizgisi ile çakışıktır ve merkez çizginin her iki yanında da ağız açımı yapılır. Yani çoğunlukla, ‘’double edge’’ (çift taraflı-iki yanında da keskin kenar bulunan) bıçaklardır. Atış bıçaklarında ve taktik bıçaklarda sıklıkla karşılaşılır.

Pen knife denilen çakılar da -günümüzde bazı drop point çakılara da incelikleri nedeniyle pen knife denilmeye başlanmış olsa da- istisnalar dışında, tek taraflı (tek ağızlı) spear point örnekleridir.

Eğer çift taraflı bıçağın namlusu uç noktasına doğru sürekli konik şekilde inceliyorsa veya uç noktasından sonra bıçak profilini oluşturan hatlara geçiş, dolgun kıvrımlardan ziyade daha dar ve keskin çizgiler içeriyorsa ‘’needle point’’ten söz edilir. İğne uç anlamına gelen bu uç yapısı oldukça incedir ve dolayısıyla zayıftır. Genellikle sadece saplamaya yönelik savunma bıçaklarında kullanılır. Needle point bıçaklara, dagger point (kama uçlu) de denilmektedir. Simetrik yapılarından dolayı dengeli bıçaklardır.

Sarkık Uç (Trail Point):

Uç noktası, sırt hizasının gerisinde olan bıçakları tanımlamak için kullanılır. Temelde bir fileto bıçağıdır. Bıçağın burnundan geriye doğru başlayan kıvrım, sırt noktasının arkasına kadar devam eder. Ortaya çıkan bu geniş kıvrım, kesimler için avantaj oluşturur. Buna karşın, ince ve desteksiz kaldığı için, uç noktası zayıftır. Trailing point, deri yüzmek ve hassas kesimler yapmak için sıklıkla tercih edilir.

Gut Hook:

Tam çevirisi bağırsak kancasıdır. Takıp çekerek kesmeye yarar. Genel formu; ağızı aşağıya doğru bakan, iç kısmı bilenmiş, yarı dairesel bir oyuk olarak tarif edilebilir. Deriye küçük bir delik açıldıktan sonra takılıp çekildiğinde fermuar açar gibi kesim yapar. Bu yüzden kendisine ‘’zipper’’ adı da verilmektedir. Farklı amaçlarla da (kordon vb. kesmek) kullanıldığı için ‘’kanca şeklinde kesici’’ denilmesi uygundur.

Bıçağın değişik bölgelerinde yer alabilir. Kullanım kolaylığı sunmasıyla, bazı bıçakların uç kısmının arkasında bulunur. Bu bıçaklara uç yapısını belirtecek şekilde ‘’gut hook’’ denilir. Karakteristik olarak, geniş burunlu yüzme bıçaklarının uç kısmının arkasında yer alır. Böylelikle kendisine yer bulan kanca nedeniyle, trail point’te olduğu gibi, uç noktası sırt çizgisinin gerisine geçer. Fakat arka yüz, kanca olarak mukavemet göstereceği için, kalın bırakılır. Dolayısıyla küt bir uç söz konusu olur. İki özelliğin birleşmesi, avantaj yanında, elbette bunun gibi dezavantajlar da getirecektir. Bunların başında, arkadan oyuk içeren bıçağın zayıflaması ve bıçağı sapladıktan sonra çıkarmanın zorlaşması sayılabilir.

Pruner-Hawkbill-Talon:

En kısa ve geniş ifadeyle: Ba(s)tırıp çekerek kesmeye yarayan, keskin kenar çizgileri içbükey kıvrım taşıyan bıçaklardır.

Uç noktasında birleşmiş olan sırt ve keskin kenar, aynı yönde (geriye ve aşağıya) kıvrılırlar. Dolayısıyla keskin kenarın ilerisinde kalan bir uç noktası söz konusudur.

Budamada ve meyve toplamada (mantar çakıları da benzer formdadır) kullanılan ”Pruner” bıçaklar bu grubun atası kabul edilebilir. Akrabaları, halı (carpet) bıçaklarıdır. Yaygın olarak kullanılan bu uç yapısı teknolojnin gelişmesiyle alan hakimiyetini yitirmiştir.

Ne var ki, içbükey ağıza ve çıkıntılı uca sahip; kolay savrulan ve arterleri yakalayan (minimum eforla maksimum hasar veren) bu yapı, dövüş bıçağı olarak gelişmiş ve popülerleşmiştir. Ucu sivrilik kazanmıştır ama yine de bıçak, geometrisi gereği, iterek saplamalara uygun değildir.

Hawkbill (Şahin gagası) ve Talon (Pençe-kuş pençesi) gibi geometri hakkında bilgi veren isimlerin, zaman zaman birbiri yerine kullanıldığı görülmektedir. Hawkbill ve Pruner’ın da eş anlamlı kullanıldıklarına rastlanmaktadır. Birçok kaynakta ise, Talon’un Hawkbill’in daha sıra dışı bir örneği olduğu vurgulanmaktadır. Sürdürülen tartışmalarda; sapta devam eden kıvrımın, Talon’u Hawkbill’den ayırdığı söylenmektedir. En azından daha dipten başlayan bir kıvrım söz konusudur.

Uç tipi değil de bıçak adı olarak kullanımlar ve uç tipini betimlemede yapılan yanlışlar şaşırtıcı olabilmektedir.

Özetle: Hawkbill ifadesi, yaygın kullanımının da etkisiyle, bu grubun genel adı olmaya daha yatkın görünmektedir. Pruner denildiğinde; daha öncesinde düz ya da düze yakın şekilde yukarı çıkarken uç kısmına yakın bir noktada sırt kıvrımının başladığı ve daha geniş ve ince uç yapısına sahip bıçaklar anlaşılabilmektedir. Talon denildiğinde ise; sırt kıvrımının sap dahil sürdüğü, sivri ve kalın uç yapısına sahip, arka yüzünde de ağız açımına gidilebilen ve zaman zaman sapında parmak geçebilecek delik ya da delikler bulunan bıçaklar akla gelebilmektedir. ”Karambit” de böyle bir bıçağın özel adıdır.

Kaynak: https://boraknives.com.tr/uc-yapisina-gore-bicaklarin-siniflandirilmasi/

Ağız Yapısı

Anlam olarak, ‘’kesici aletlerin keskin tarafı’’ tanımını yapmıştır. Ağız kelimesi keskin kenar (sharp edge) ile eş anlamlı kullanılabildiği gibi ikinci bir anlamı daha vardır. Bıçaklar, keskin kenarlarına doğru belli geometrilerle inceltilirler. Birden incelme mümkün değildir ve incelme belli bir eğimle sağlanır. Dolayısıyla, inceltilme işlemine başlanan hat (ağız açım çizgisi-grind line) ile incelmenin tamamlandığı keskin kenar arasında (incelmenin başlayıp sürdüğü) bir bölüm söz konusu olur. ‘’Blade grind’’ de denilen bu bölümün karşılığı olarak ağız kelimesi kullanılabilmektedir. Bileme çizgisine sahip bıçaklarda, ağız açım çizgisi ile bileme çizgisi arasında kalan bölüme ‘’primary bevel’’ de denilmektedir.

İçbükey açım (Hollow-Concave grind):

Yuvarlak hatla çukurlaşan biçimde açılmış ağızdır. Bu açım ile bıçak, kenarına doğru her iki yanından simetrik olarak inceltilmiştir.

Bir lama, dönen dairesel bir zımparaya oynatılmadan bastırıldığında içbükey şekilde yontulacaktır. Diğer deyişle, dışbükey bir aşındırıcının lama üzerinde bıraktığı boşluğun şekli içbükeydir.

Üretimi kolay ve son derece yaygın bir ağız açımıdır. Ağız yapısı geniş bir inceliğe sahiptir. Böylelikle oldukça keskin ve dilimlemede başarılı bıçaklar elde edilir. Yüzme ve sıyırma işlemlerine çok uygundur. İyi yaklaşma açısı verir ve dışa doğru bükerek ayırır. İnce işlerde rahat hissettirir.

Daha kolay körelebilen ama yine daha kolay bilenebilen bir ağız yapısı olduğu söylenebilir. Çoğunlukla düz v (v-flat) tarzı ikinci bir bileme açısına sahiptir.

En başta gelen dezavantajı, avantajına bağlı şekilde, ince ağız yapısı nedeniyle ağır işlerde kullanmaya elverişli olmamasıdır. Sert nesneler üzerinde çalışmada ve özellikle darbeli kullanımda zayıf kalmaktadır. Bir diğer dezavantajı olarak, derin kesiklerde (ince ağız yapısından sonra hızla eğimi artan bir dikleşmeye bağlı olarak) biraz olsun zorluk yaşattığı vurgulanmaktadır. Bu ağız yapısı, iyi bir kesici olmasına karşın, mutfak bıçaklarında zaman zaman tercih edilmeyebilir. Bunun sebebi de (özellikle yumuşak malzemelerde kesim yapılırken) ‘’vakumlama’’ olarak tabir edilen hadise neticesinde, kesilen nesne üzerinde dairesel kıvrım dezavantajı yaşatmasıdır.

İçbükey açımlarda aşındırıcı dairenin çapı genişledikçe eğim yumuşayacaktır. Bu da neredeyse düz ağıza yaklaşan içbükey ağızlar elde edilebileceği anlamına gelmektedir.

Usturalar, av ve yüzme bıçakları, küçük ve orta boyuttaki günlük kullanım çakılarında genellikle içbükey yapı tercih edilir.

Dışbükey açım (Convex grind):

Bu ağız yapısı, içbükey çukurun tam tersine bir şişkinliğe sahiptir. Ağıza karşıdan bakıldığında, her iki yanın simetrik biçimde dışa doğru yay çizdikleri görülür. Bu şekil bir midye kabuğuna benzetilebilir. Zaten, Japonlar, geleneksel olarak kullandıkları bu ağız açımına ‘’deniz tarağı’’ anlamına gelen ‘’Hamaguri’’ demektedirler. Bu ağız açımı, ‘’Appleseed’’ ve ‘’Moran’’ gibi isimlerle de literatürde yer bulmaktadır.

Bıçakların dövülerek yapıldığı zamanlarda, çekiçle bu şekli vermenin kolaylığından ötürü yaygınlaşmış görünmektedir. Günümüz üretiminde ise, CNC dışında, dışbükey biçimi verebilmek için genellikle ‘’gevşek zımparalar’’ kullanılır. Dolayısıyla, yeniden bilenmesi de zordur. ‘’Bileme kayışları’’na ihtiyaç duyulabilir. Düz zeminlerde bilenmesi ise daha fazla ustalık gerektirir.

Bu açım sonucu, geometrinin devamı olan keskin bir kenar {Bileşik (compound) olmayan bir dışbükey (convex) açım, ikinci bir bileme açısı taşımaz] elde edilir ve bu kenar kendisine yakın kalın bir kısım tarafından desteklenmiş olur.

Sonuçta bu şekil, keskin ve son derece güçlü bir ağız yapısı sunar. Sert cisimlere karşı ve darbeli kullanımlarda avantaj sağlar. Çok iyi bir yarıcıdır. Bir diğer avantajının, yuvarlak hatlar taşımasından dolayı, keserek içine girdiği cisimlerin içine kolay sıkışmaması olduğu söylenebilir.

Baltalarda yaygın kullanılan bir açım biçimidir, öyle ki kimi zaman balta açımı (axe grind) olarak da adlandırıldığına rastlanır.

Baltalar dışında, kalın ve büyük bıçaklarda kullanımı daha yaygındır. Keskin ve güçlü yapısı sayesinde çok yönlü kullanım imkânı sunar. Oyma işleri zayıf yönüdür. Sahip olduğu bombenin eğimine göre, performansında dramatik farklılıklar ortaya çıkabilir.

Düz açım (Flat grind):

Bu açım ile bıçak, kenarına doğru her iki yanından, simetrik olarak bombesiz biçimde inceltilmiştir. İncelme, doğrunun eğimi ile elde edilmiştir ve ağız yüzeyi ‘’düz’’dür.

Yazının başlarında değinildiği üzere:

Düz açımın, ‘’Ağız açım çizgisinin başladığı yere’’ ve ‘’Keskin kenarın ikinci bir bileme açısı taşıyıp taşımamasına’’ bağlı olarak değişik varyasyonları bulunmaktadır. Bu varyasyonlar direnç, ağırlık, denge, keskinlik gibi tercihlerin sonucudur.

Bunun neticesinde düz açımın, mutfak bıçaklarından ordu bıçaklarına ve ağır hizmet bıçaklarından günlük kullanım çakılarına kadar geniş kullanım alanı bulunmaktadır.

Ağız yapısının sahip olduğu düzlük sayesinde, kestiği malzemelerin içinde ilerlemesi diğer ağız yapılarına göre daha kolaydır. Özellikle geniş ve tam düz (full flat) bir mutfak bıçağında bu avantaj, düşük açı ve elbette yumuşak eğime bağlı olarak büyümektedir. Böylelikle bıçak, yiyeceklerin içinden kolaylıkla geçer. Tam düz (full flat) şef bıçakları yaygındır. Fakat bu bıçaklar tabii ki hafiflemiş yapıları ve desteksiz ağızları ile, ağır kullanıma uygun değildir.

Çelik, en, kalınlık hatta boy gibi değişkenleri göz ardı edip aynı bıçak için konuşacak olursak; düz ağız açımının, kestiği malzemeler içinde ilerleme yapısal avantajını sürdürerek daha ağır kullanıma uygun hâle gelmesinin yolu: Ağız açım çizgisinin ileriye taşınmasıdır. Söz konusu çizgi ne kadar ileri taşınırsa bu o kadar daha dik açı, yani daha fazla sürtünme anlamına gelecek ama ağır işlere daha uygun ve dayanıklı bir bıçak elde edilecektir.

Düz ağıza sahip bıçaklar da ikinci bir bileme açısı taşıyabilirler.

Düz v (v flat) denilen bıçaklarda ise, bileme açısının, ağız açımının dümdüz şekilde aynen devamı olması sonucu iki özellik ortaya çıkmaktadır. Birincisi, yaklaşma açısı ayarlaması görsel desteğe de sahiptir denilebilir. Ne var ki, bileme çizgisi açısının farklı olduğu durumlarda ortaya çıkan minik aldatıcılık pek önemsenir nitelikte bulunmaz. İkinci ve daha önemli olan özellik, bileme kolaylığı sağlamasıdır. Daha doğrusu bileme açısı tutturma zorluğunu ortadan kaldırmasıdır. Açı arama ve bileme esnasında aynı açıyı koruma gibi problemler; bıçak ağızının, kendisi gibi düz bir aşındırıcı zemine yaslanabilmesiyle yaşanmaz.

Bu üç ağız açımı (içbükey, düz ve dışbükey) temel olmak üzere farklı ağız açımlarından söz edilebilir:

Keski açım (Chisel grind-Single bevel grind):

Bu açım ile bıçak, kenarına doğru tek yanından inceltilir.

Bazı varyasyonlarını saymazsak [Chisel with urasuki ve chisel with back bevel gibi… Chisel with urasuki’de tıraşlanmayan ve düz bırakılan tarafa, kesilen cismin yüzeye yapışmaması-kolay ayrılması için çok hafif şekilde içbükey eğim verilmektedir. Genellikle mutfak bıçaklarında kullanılmaktadır. Chisel with back bevel ise, normalde açım işlemi uygulanmayan yüzdeki minik ağız açımlarını ifade eder ve bu açım genellikle düz olarak yapılır. Kimilerine göre bu tabir (chisel with back bevel) oksimorondur. Çünkü ”Single bevel grind” denilen bir bıçakta ”Back bevel”dan söz edilmektedir. Arka yüzün açılmasıyla, genellikle daha fazla keskinlik amaçlanmaktadır fakat bu keski açımın (chisel grind) avantajlarını tuşlayacak nitelik taşıyabilir], orijinalinin arkası düzdür. Hatta düz zemine karşı tek taraftan yapılan sıfır bir düz açım ‘’gerçek düz’’ ağız olarak nitelendirilebilir ve yaklaşma açısı ayarlaması oldukça nettir. Düz (flat) keski (chisel) açımda genellikle 20-30 derecelik bir açı tercih edilir.

Kabaca, bileme açısının iki katına çıktığı ve bilenen yüzeyin yarıya düştüğü söylenebilir.

Diğer tarafın simetrisi ile uğraşılmadığından yapımı ve bilenmesi daha kolaydır. Sıfır (zero) ağız açımına sahip olmayan, değişik ağız açımına sahip bıçakların bilemeleri tek yönlü yapılabilir. Diğer deyişle, bileme çizgisindeki ikinci açı, keski (chisel) olarak tercih edilebilir. Bu tür bıçaklar için ‘’double blade grind chisel’’ denmektedir.

Bileme çizgisinde ikinci bir açı taşıyan bıçaklar da eğer tek yanları açılmış ise keski (chisel) açım olarak adlandırılmaktadır.

Keski açımda çoğunlukla düz (flat) ağız açımı tercih edilse (hatta uç yapısı dahil düz çizgilerle çalışılması yaygındır, tanto uç yapısı da bu anlamda sıklıkla görülür) de özellikle açı ayarlama kolaylığı ile içbükey açımın oyma avantajının birleştirildiği içbükey keski açım modellere rastlanabilmektedir.

Keski açıma, mutfak (özellikle Japon) ve oyma bıçaklarında çoklukla rastlanmasının yanında bu açım ordu bıçaklarında, bushcraft bıçaklarda, palalarda ve cep çakılarında da görülebilir.

Dayanıklı ve keskin (açılar yine önemli tabii) bir ağız yapısı sunan, kolaylıkla bilenen ve yaklaşma açısının iyi ayarlanabildiği bu açımın, belki de en önemli dezavantajı asimetrik yapısından kaynaklanmaktadır. Kesilen malzeme içinde ilerlenirken (bıçak, ağız açılmayan tarafa doğru gitme eğilimi taşıdığından) düz çizgi tutturmak zorlaşmaktadır. Ayrıca sağ elini veya sol elini kullanan kişiler için hangi yüzeyde ağız açımının yapılacağı da önem kazanmaktadır.

Asimetrik açım (Assymmetrical grind):

Geniş anlamda, bıçağın iki ayrı yanının simetri taşımamasıdır. Bu anlamda keski (Chisel) açım da asimetrik bir yapıdır. Hatta simetri sağlanamamış, bir tarafı diğer tarafının aynısı olamamış her bıçak için asimetrik denebilir.

Özel anlamda ise, bıçağın iki ayrı yanında değişik ağız açımının bulunmasıdır. Bir yanı düz, diğer yanı dışbükey açılmış bir ağız yapısı, asimetrik açım örneğidir. Ayrı yanlarda kullanılan farklı açımlar, değişik avantaj ve dezavantajlar barındırır.

Bileşik açım (Compound grind-Double grind):

Geniş anlamda, ağız eni üzerinde ikinci bir ağız özelliği bulunmasının ifadesidir.

Farklı ağız yapılarının bir arada kullanılması [Örneğin düz (flat) başlayan bir ağızın dışbükey (convex) devam etmesi] veya aynı ağızın çift açı taşıması [Örneğin iki ayrı açılı düz (flat) ağızların birlikte kullanılması: Tek yanında 15 derece eğim taşıyan düz açım, bir noktada, tek yanında 30 derece eğim taşıyan bir düz açıma dönebilir] şeklinde görülebilir.

Bileme çizgisinde ikinci bir açı taşıyan bıçaklar da aslında minik ikinci ağızlı bileşik bıçaklardır. Böylelikle oldukça yaygın bir ağız açım şekli olduğu söylenebilir.

Farklı ağız yapılarının avantajlarını birleştirmeye ve kenar kısmın keskinlik-dayanıklılık optimizasyonunu sağlamaya yönelik olarak kullanılır.

Kombine açım (Combine grinds): Ağız boyu üzerinde birden fazla açım olmasıyla meydana gelir. Örneğin, ağızın balçağa yakın kısmı içbükey, uç ve uca yakın kısmı düz açılabilir. Böylelikle bıçak, dipte, yontmada başarılı ve keskin bir ağız kısmına sahip olacaktır. Uç ve uca yakın kısım ise daha ağır ve daha dayanıklı bir yapıya kavuşacaktır. Bıçakta ağırlık ve kalınlığın uç tarafta artmasıyla daha kolay savrulabilen bir bıçak elde edilecektir. Ağızdaki kalınlaşmaya bağlı olarak keserken çekme hareketi bir yarma hamlesine dönüşebilir…

Değişik kombinasyonlarla avantajlar harmanlanabilir. Burada geçiş noktalarının açılarının iyi ayarlanabilmesi önemlidir. Kombine açım ile, bir bıçakta farklı ağızların avantajlarını ve sinerjisini yaşamak mümkündür ama bu bıçakların yapılması ve bilenmesi zordur.

Kabza Yapısı

Bıçağın önemli kısımlarından biride Kabza bölümüdür. Çeşitli malzeme, model ve ölçülerde yapılan kabzaların bıçak alınırken mutlaka denenmesi gerekmektedir. Ele oturması ve ergonomik olması gereken bu kısım bıçak ile elimiz arasında ki uyumu sağlamak zorundadır.

Kabza Malzemeleri

Mikarta: Yüksek sıcaklık ve basınç ile birlikte bağlayıcı kimyasal katkılar ile sıkıştırılarak kompozit malzeme yeteneğine kavuşan, aşınma dayanımı yüksek, sudan, yağdan ve asitlerden etkilenmeyen boyutsal kararlılıkta olan ve doğal bir pürüzlü tutuş etkisi ile nispeten el de kaymazlık oluşturan, özellikle tercih ettiğimiz çok yüksek ömürlü bir kabza malzemesidir.

Karbon Fiber: Günümüz teknolojisinde ve endüstride sıkça tercih edilerek kullanılan bir malzemedir. Söz konusu malzeme, yüksek mekanik ve kimyasal dayanıma sahiptir.

Epoksi Döküm: Epoksi malzemenin vakum altında katılaşması ile sonsuz renk ve desen seçeneği oluşturan, farklı materyaller ile takviyelendirilerek görseli kuvvetli, kabza çalışmalarına uygun bir malzemedir. Ayrıca belirtmek gerekir ki, yüksek oranda parlatılması ile görsel bir şölen oluşturmakla birlikte, minimal sürtünmeden ötürü kabzada, elden kayma riskini arttıran bir yapı oluşturur. Bu nedenle, doğa faaliyetlerinde kullanılacak bıçaklarda kesinlikle tavsiye etmemekteyiz.

Stabilize Ahşap: İlk çağlardan bu yana kullanılan ve bıçak denilince akla ilk gelen kabza malzemesidir. Çok çeşitli desen yoğunluğunda bir çok farklı ağaçtan kabza yapımı söz konusu olmakla birlikte özellikle stabilize edilmiş ahşapları önermekteyiz. Hem renk ve desen olarak zengin görüntüyü arttırabilmesi hemde ahşap malzemelerin doğal sorunu olan su çekme, esneme, kırılma, çatlama, yüzey yumuşaklığı gibi bir çok etkenin kimyasalar takviyeler ile arttırılarak giderilmesi gerekmektedir. Stabilize ahşap malzemeler günümüzde elzemdir.

Geyik Boynuzu: Doğal keratin yapısı bulunmasından ötürü çok sağlam ve de kabza malzemesi olarak doğallığı ile mükemmel bir görüntü arz etmektedir. Genellikle gizli kuyruk (Hidden Tang) bıçaklarımızda tercih ettiğimiz bir malzemedir. Yüzeyinin kahverengi dokunun altında yer alan takribi 3-4 mm’lik kalın ve sert tabaka sayesinde kullanıcıyı kolay kolay yarı yolda bırakmaz. Belirtilmekte fayda gördüğümüz bir diğer husus ise, yüzeyindeki kahverengi tabaka kazınmış ve de beyaz dokusu çıkarılmış olan kabzalar çok kısa sürede yüzeysel bozulmaya, su ile temasta kaygan bir dokusal yapı oluşturmaya ve çevre şartlarından çok çabuk etkilenmeye müsaittir. Yüzeydeki kahverengi pürüzlü yapısı ise, dış koşullara karşı mukavim ve de pürüzlü yapısından ötürü elde kaymayı önleyen bir yüzey oluşturmaktadır.

Kılıf

Bıçağı koruyan ve bıçağı rahat taşımamızı sağlayan bir aparattır. Bushcraft bıçakları genellikle deri malzemeden üretilirler. Fakat farklı malzemelerde tercih edilebilir.

Vaketa deri: Orta ve hafif ağırlıkta ham sığır derilerinin bitkisel tanenler ile tabaklanmasından sonra, yağlanmak ve sırça (cilt) tarafı perdahlanmak suretiyle elde edilen, doğal renkli veya boyanmış, kösele deriye göre daha yumuşak tutumlu deri tipidir.

Kydex: Rockwell sertlik derecesi 90 olarak ölçülmüş dayanıklı ve esnek bir plastiktir . Isı ile formlanabilmesi sayesinde  bir çok farklı sektörde kullanılmaktadır.

KYDEX®100 plaka 1965 yılında Philadelphia da  Rohm and Haas tarafından uçak iç mekanlarında kullanılmak üzere tasarlanıp üretildi. Malzemenin dayanıklılığı ve kolay şekillendirilebilmesi bir çok üreticinin dikkatini çekti. Gününüzde havacılık, dekorasyon, sağlık, denizcilik,elektronik sektörlerinde kullanılmaktadır.